
*{E-Kitap Projesi'nin Yayınlanan ilk Eseri}*
Başımıza geleceklerden habersiz, göz açarız fani âleme. Geldiğinde başa bela; adı bazen kader, bazen ihmal olur. Düş ile gerçek arasında gidip geldiğimizde; önce ürperir, sonra korkuya kapılırız. Uyandığımızda anlarız düş olduğunu. Sonra derin bir “oh” çekeriz; Kimi zaman da hasretlik çekeriz evlattan yana.
![]() |
|
![]() |
![]() |
ANAHTAR KELİMELER {Keywords}: kristal dünyalar özgür roman gerçek hayat hikayeleri ankara hikayeleri yaşam hikayeyle başlar turkish roman turkish history love story short love stories
KATEGORİLER: ROMAN / Hikaye & Kurgu Fiction » Drama » Middle Eastern
Başımıza geleceklerden habersiz, göz açarız fani âleme. Geldiğinde başa bela; adı bazen kader, bazen ihmal olur. Düş ile gerçek arasında gidip geldiğimizde; önce ürperir, sonra korkuya kapılırız. Uyandığımızda anlarız düş olduğunu. Sonra derin bir “oh” çekeriz; “çok şükür bir rüya imiş” deriz. İşte o zaman açılır önü-müzde bir uzun yol. Başlarız adımlamaya o yolu; hayatın acı-tatlı sürprizlerinden bihaber. Güzelse gördüğümüz düş; adımlarımız cesur olur, umuttan yana. Kimi zaman hasretlik çekeriz evlattan yana.
Yaratan, armağan ettiğinde bir evlat; umut bağlarız, büyük bir sevgiyle. Umutlarımız sön-meye başladığında; feryadımız yükselir buz mavisi göklere. Bulutlar titrer, gök yarılır şiddetinden.
Ders alırız hatalardan, tövbe ederiz kimi zaman. Hayatın sıfırıncı kilometresinde, yeni sürprizlere yelken açarız. Kötülüğün göl-gesi düştüğünde üstümüze; titrer yüreğimiz. Tövbemize sadık kaldığı-mızda; bebeksi gülüşümüz daim kalır yüzümüzde.
YIL 1980, Adapazarı
Yaşanmış, gerçek bir hayat hikâyesi.
Kâbus
Yeni evliydiler. Cıvıl cıvıl, mutlu bir hayat sürüyorlardı. Mustafa, ailesinin geçimini sağlamak için özel bir şirkette muhasebecilik yapıyordu. Aldığı maaş pek tatminkâr değildi; fakat buna rağmen hayatından hiç şikâyetçi olmuyordu. Hep güler yüzlüydü. Bazı zamanlar parasızlıktan dolayı yeni doğan çocuğunun mamasını ve bebek bezlerini dahi alamıyordu.
Bir gecekonduda, açık yeşil gözlü, siyah saçlı, orta boylu bir kızla dünya evine girmişti. Şimdilik o gecekonduda hayatlarını sürdürüyorlardı. Evinin çatısı kırık-dökük olduğundan, yağan yağmur yataklarının üzerine damlıyordu. Yağmur damlalarından tavana astıkları naylon kaplarla korunuyorlardı.
***
Mustafa, yine böyle bir kış gününde, sırtında kabanı olmadığı halde, titreyerek bir inşaatın önüne geldi. Amacı; inşaat bekçisinin merhametine sığınıp, bir miktar odun istemekti. İnşaat bekçisinin yanına sokulup konuşmaya başladı:
—Selâmünaleyküm kardeş. Kolay gelsin.
—Aleykümselâm. Buyur, ne istemiştin?
—Şey, nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum, ama…
—Söyle kardeşim. Benden bir istediğin mi var?
—Evet, aslında sizden bir isteğim var, ama bir türlü dilim varmıyor söylemeye.
—Gel hele şöyle. İçeri girelim. Hava soğuk. Ocakta hazır çayım da var. Hem oturur, hem de derdini anlatırsın bana.
Mustafa, inşaat bekçisinin bu nazik davetine çok sevindi ve onunla birlikte bekçi kulübesine girdi.
ÖNEMLİ NOT: Bu sitede yayınlanan tüm e-kitapların telif hakları e-kitap projesine aittir. İzinsiz kısmen veya tamamen kopyalanması yasaktır..