AYKIRI DÜŞÜNCELER: “DENIS DIDEROT OYUNCULUK ÜZERİNE AYKIRI DÜŞÜNCELER (Paradoxe sur le Comédien) Orjinal Fransızcadan Türkçe çevirisi..”
Hümanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aşama, insan varlığının en somut anlatımı olan sanat yapıtlarının benimsenmesidir. Sanat dalları içinde edebiyat, bu anlatımın düşünce öğeleri en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir ulusun, diğer ulusların edebiyatlarını kendi dilinde, daha doğrusu kendi düşüncesinde yinelemesi; zekâ ve anlama gücünü o yapıtlar oranında artırması, canlandırması ve yeniden yaratması demektir.
AYKIRI
DÜŞÜNCELER
ÖZET
AYKIRI DÜŞÜNCELER: “DENIS DIDEROT OYUNCULUK ÜZERİNE AYKIRI DÜŞÜNCELER (Paradoxe sur le Comédien) Orjinal Fransızcadan Türkçe çevirisi..”
Hümanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aşama, insan varlığının en somut anlatımı olan sanat yapıtlarının benimsenmesidir. Sanat dalları içinde edebiyat, bu anlatımın düşünce öğeleri en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir ulusun, diğer ulusların edebiyatlarını kendi dilinde, daha doğrusu kendi düşüncesinde yinelemesi; zekâ ve anlama gücünü o yapıtlar oranında artırması, canlandırması ve yeniden yaratması demektir. İşte çeviri etkinliğini, biz, bu bakımdan önemli ve uygarlık davamız için etkili saymaktayız. Zekâsının her yüzünü bu türlü yapıtların her türlüsüne döndürebilmiş uluslarda düşüncenin en silinmez aracı olan yazı ve onun mimarisi demek olan edebiyatın, bütün kitlenin ruhuna kadar işleyen ve sinen bir etkisi vardır. Bu etkinin birey ve toplum üzerinde aynı olması, zamanda ve mekânda bütün sınırları delip aşacak bir sağlamlık ve yaygınlığı gösterir. Hangi ulusun kitaplığı bu yönde zenginse o ulus, uygarlık dünyasında daha yüksek bir düşünce düzeyinde demektir. Bu bakımdan çeviri etkinliğini sistemli ve dikkatli bir biçimde yönetmek, onun genişlemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemeyen Türk aydınlarına şükran duyuyorum. Onların çabalarıyla beş yıl içinde, hiç değilse, devlet eliyle yüz ciltlik, özel girişimlerin çabası ve yine devletin yardımıyla, onun dört beş katı büyük olmak üzere zengin bir çeviri kitaplığımız olacaktır. Özellikle Türk dilinin bu emeklerden elde edeceği büyük yararı düşünüp de şimdiden çeviri etkinliğine yakın ilgi ve sevgi duymamak, hiçbir Türk okurunun elinde değildir.
Önsöz, Türkçe çevirisne giriş yazısı, H. Ali Yücel, 23 Haziran 1941.
* * * * * * * * * * * * *
D I D E R O T
A Y K I R I D Ü Ş Ü N C E L E R
BU ESER BOYUNCA İKİ KİŞİ KONUŞMAKTADIR.
BİRİNCİ
– Artık ondan söz etmeyelim.
İKİNCİ
– Neden?
BİRİNCİ
– Dostunuzun yapıtıdır da (1) ondan.
İKİNCİ
– Ne önemi var?
BİRİNCİ
– Çok. Kendinizi ya onun yeteneğini ya benim beğenmemi küçük görmek; ya ona ya da bana beslediğiniz inancı yitirmek şıklarından birini seçmeye ne diye zorlayacaksınız?
İKİNCİ
– Böyle şey olmaz; olsa bile, her ikinizle daha önemli artamlara (meziyetlere) dayanan dostluğuma bundan zarar gelmez.
BİRİNCİ
– Belki.
İKİNCİ
– Buna eminim. Şu anda kime benziyorsunuz, biliyor musunuz? Oyunlarından birinin ilk oynanışına gitmesin diye sevdiği kadının ayaklarına kapanarak yalvaran tanıdık bir yazara.
BİRİNCİ
– Sizin yazar alçakgönüllü ve önlemli (tedbirli) alan bir adammış.
İKİNCİ
– Kendisi için beslenen sevgi, yazınsal değeri için verilecek yargının etkisinde kalır diye korkuyordu.
BİRİNCİ
– Bu olabilir.
İKİNCİ
– Halkın gözünden düşmekle biraz da sevgilisinin gözünden düşmekten korkuyordu.
BİRİNCİ
– Kendisine gösterilen saygı azalırsa, sevgi de azalır diye, öyle mi? Bu size tuhaf mı geliyor?
İKİNCİ – Kısacası, böyle düşünüldü; loca kiralandı ve yazar en büyük başarısını kazandı. Bilemezsiniz nasıl da kucaklandı, kutlandı, okşandı.
BİRİNCİ
– Halk, oyununu ıslıkla karşılasaydı, daha çok kucaklanır, kutlanır ve okşanırdı.
İKİNCİ
– Elbette.
BİRİNCİ
– Ama yine de düşüncemi değiştirmiyorum.
İKİNCİ
– Öyle olsun, ben razıyım. Ama unutmayın ki, ben kadın değilim ve bu konudaki düşüncenizi lütfen açıklamanız gerekiyor.
BİRİNCİ
– Gerekli mi bu?
İKİNCİ
– Evet, gerekli.